BATMAN YILMAZ GÜNEY SİNEMASI, 19 Mart 2017


“Batman özelinde Yılmaz Güney Sineması birçok anlamda Emek Sineması’ydı.”
 
 
Özgürleşen Seyirci’nin Batman gösterimini Batman Kültür Sanat Derneği’nde 19 Mart’ta yaptık. Batman’a gidiş sebebimiz, 30 Ocak’ta yanan Yılmaz Güney Sineması’nın geçmişini ve akıbetini öğrenmek, Emek Sineması deneyimini aktarmak ve mücadelelerimizi ortaklaştırmaktı. Görece yeni kurulmuş bir sinema olsa da, Batman’ın bellek mekânlarından biri Yılmaz Güney Sineması. Bugün binanın etrafı, geride kalan yıkıntıyı gizlemek için beyaz perdelerle kapatılmış. Sanki tamamen yanan sinema salonunun perdesi sarıp sarmalamış yapıyı. Sinema müdürü Dicle Anter ve diğer çalışanlar hâlâ her gün kapılarını açıyorlar binanın ve yıkılıp tekrar yapılacağı günü bekliyorlar. Binanın içerisi kesif yanık kokuyor. Salondaki sandalye iskeletleri yanmış sahneye bakıyor; erimiş havalandırma borularının takılıp kaldığı çöken tavandan gökyüzü görünüyor. Tıpkı Emek Sineması’nı işgal ettiğimiz gün gördüğümüz gibi, dimdik ayakta tarihi bir yıkıntı burası da…

Sinema 2005’te Batman Belediyesi’ne bağlı olarak kurulmuş; perdelerini Yılmaz Güney filmleriyle açmış. O tarihten kapatıldığı 2016’ya kadar altı sene Yılmaz Güney Film Festivali’ne, tiyatro festivallerine, konferanslara ve pek çok buluşmaya ev sahipliği yapmış. Batman’ın tam merkezinde, 246 kişilik salonu ve küçük balkonuyla, düz ayak girilen iki katlı müstakil sinema, yanındaki parkla sırt sırta veren kafesinin rengarenk sandalyeleriyle sokağa yayılan koskocaman bir fuayeymiş adeta. Bir bahar günü, bir Yılmaz Güney Film Festivali sırasında, tüten sigaralar ve giden gelen çaylar eşliğinde sinemanın bahçesinde gösterim öncesi konuşan insanları hayal edebileceğimiz bir sinema.

Yılmaz Güney Sineması şehrin kültür sanat merkezi olmasının yanı sıra gelip geçenin mutlaka uğradığı bir yermiş. Öyle ki, “umumi tuvalet” gibi kullanıldığı için, bir ara tuvaletlerin kapısına kilit vurmak zorunda kalınmış.

Umum, yani, kamu, halk, herkes…

Sinema 2016’da belediye tarafından üç ayrı salon içerecek şekilde tadilat edilmek üzere kapatılıyor. Planlar hazırlanıyor, ihale için şirketlerle görüşülüyor. 11 Eylül’de Belediye’ye kayyum atanıyor. Derken, 30 Ocak 2017’de bina resmi açıklamaya göre “elektrik kontağı” sebebiyle yanıyor. Şimdi binanın yıkılarak yeniden yapılacağı söylenirken kayyum Ertuğ Şevket Aksoy “Bu durum bizi çok üzdü, ancak her şey de bir hayır vardır … Sinemayı daha iyi bir çalışmayla, mimari dokusuna bağlı kalıp, 500-600 bin TL’lik bir harcamayla modern bir sinema haline getireceğiz. İstanbul Kadıköy’de, Ankara’da hangi film izleniyorsa biz de burada vatandaşımıza izlettireceğiz. Vatandaşı sevmek budur” diyor. Oysa, Yılmaz Güney Sineması’nın farkı İstanbul Kadıköy’de ya da Ankara’da izleyemeyeceğiniz filmlerin perdesine yansımasıydı. Kürt Kısa Film Festivali’nin orada yapılmasıydı mesela. Yerel sinema ve tiyatro inisiyatifleri tarafından düzenlenen etkinliklere sahne olmasıydı. Vatandaş ve umum arasındaki fark belki de tam burada saklı. Yoksa, hikâye tanıdık: yanan bir sinema, belirsiz projeler ve ihaleler…

Bu farkı görmek için Emek Sineması’nın yıkıntıları üzerine inşa edilen Grand Pera AVM’nin çok salonlu, tek zihniyetli megaplex perdelerine de bakabilirsiniz: Siyasi iktidar propagandası yapan belediye etkinlikleri ve tüm salonları işgal eden ticari filmler… İstanbul’daki Emek’in ve Batman’daki Yılmaz Güney’in hikâyelerinin bize anlattığı şu: Bir seyir mekânı, ancak perdesine ve koltuklarına insanların hayal gücünü yansıyorsa insanlara, umuma, halka ait olur.

Altyazı dergisinin Mart 2017 sayısında Batman’a Emek Veren Sinema başlıklı söyleşilerde felsefe yüksek lisans öğrencisi Şükran şöyle diyor: “Çoğunlukla bireylerin bir araya geliş tarzları mekânlara kimlik kazandırsa da Yılmaz Güney Sineması, ismi etrafında toplanacak kitle için zaten ilk başta verilmiş bir kimlik gibiydi. Mekânların bulunduğu coğrafyadan nasipleneceği çok şey vardır ve zaten meselelere coğrafyasından dahil olur mekânlar. Batman özelinde Yılmaz Güney birçok anlamda Emek Sineması’ydı. İlklerin yaşandığı, ilklerin sergilendiği ve ilklerin görüldüğü gündemi gişe olmayan bir yerdi. Birbirine temas edecek zihinlere yerini sunan, tanışıklıkların yaşanacağı ve arkadaşlarla saatlerce öğünsüz durabileceğimiz buluşma noktamızdı. Yaşantımızla burada olduğumuzun ifadesiydi.”

Sermaye ve devletin yakıp yıkıp talan etme taktikleri coğrafyanın her yerinde ne kadar benzeşiyorsa, Emek’ten Yılmaz Güney’e biz “umumun” hikâyesi de ortak ve bir. Elbette ki mücadelelerimiz de…

Batman,
19 Mart 2017

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

Blog at WordPress.com.